BAK POSTACI GELİYOR (MU)?
BAK POSTACI GELİYOR (MU) ?
Eskiden insanlar dört gözle postacının yolunu beklerdi. Onu görenler büyük bir ümit ve sevinçle etrafını çevirir, " bana mektup var mı" diye postacının gözünün içine bakarlardı. Şimdi ise, postacıyı görenlerin suratı asılıyor. İnsanlar kendilerine uzatılan zarfları alırken endişeden elleri titriyor. Çünkü gelen zarfın içinde ya yüklü bir fatura çıkar, ya kredi kartı ekstresi vardır, veya da icra dairesinden bir ihbarname gelmiştir.
Çoktandır telgrafın tellerine kuşlar da konmuyor. Çünkü zavallı kuşlar, üzerine konacak tel bulamıyorlar. Artık telli devreler devreden çıktı, radyolink kanalları ile telsiz irtibatlar sağlanıyor. Kuşlara da ancak baz istasyonlarının direkleri kaldı.
Mors alfabesinin ne olduğunu bugünün gençleri zaten bilmez, bizim kuşak da unutalı çok oldu. “ELT, ACELE, YILDIRIM” gibi kelimelerin birer telgraf türü olduğunu bilen kaç kişi kaldı acaba?
Yeni nesiller mektup kültürünü bilmezler. Hatta mektuplaşmanın bir kültür ve sanat olduğundan bile haberleri yoktur. Halbu ki edebî sanatlar içinde mektubun ayrı bir yeri vardı(r). Zarfından kağıdına, kaleminden kelamına kadar her ögesi bir önem taşırdı. Resmi mektuplar, özel mektuplar, iş mektupları gibi çeşitlere ayrılır, her birinin hitabı ve hitamı ayrı bir güzellikte olurdu. Asker mektupları ise, mektup kültüründe müstesna bir yere sahipti.”Satırlarıma başlamadan önce” diye başlayan satırlar, kat kat selam ve sevgi ifadeleri ile devam ederdi. En büyük sevinçler, en koyu kederler, en dayanılmaz hasretlikler, en güzel aşklar satırların dili ile dile getirilirdi. Bayramlarda, kandillerde ve özel günlerde gönderilen tebrik kartlarının ise ayrı bir anlamı vardı.
Mektup aynı zamanda bir lisandı. Yazı dili ile konuşmaktı. Kelimeler kağıda döküldüğü için her kelime itina ile seçilir, en kibar, en anlamlı ve güzel ifadelere yer verilirdi. Mektup dili her zaman kaliteli ve seviyeli olurdu. Bu dil konuşma diline de yansır, insanlar kendi aralarında konuşurken de kibarlığa, saygı ve sevgi ifadelerine yer verirlerdi.
Sonra mektuplar yavaş yavaş aramızdan ayrılmaya başladılar. Önce sayıları azaldı. Artık postacılar çantalar dolusu mektup zarfı taşımaz oldular. Sonra postacıların yolunu gözleyen gözler azaldı. Sonra zarflardaki kağıtların sayısı ve kağıtlara dökülen kelimelerin sayısı da azaldı. Artık insanlar birbirlerine daha kısa ve daha seyrek mektup yazar oldular. Telgraf ise, tamamen ortalıktan çekildi. Bunun yerini, evlerden çıkıp ceplere giren telefonlar aldı. Kağıt, kalem, zarf, pul gibi güzel araçlar aramızdan ayrıldılar.
Sevdiklerimizin sesini duymak, onlarla anında konuşmak belki daha zevkli oluyordu ama, kültürümüz için de büyük bir boşluk meydana getiriyordu. Üstelik konuşmak yazmak kadar ucuz da değildi. İşin sonu paraya dayandığı için, insanlar mümkün mertebe kısa ve acele konuşmaya çalışıyorlardı. En kısa zamanda, en az kelime ile konuşmayı bitirmek gerektiğinden, ifadelerdeki incelik, kayboluyordu. Bazı kelimeleri yuvarlayarak, bazılarını yutarak yapılan telefon konuşmaları, dildeki letâfete ve zarafet zarar vermeye başladı.
Biz bu şekilde konuşma dilindeki bozulmadan yakınırken, daha büyük bir tahribat ile karşı karşıya kaldık. İnternetin yaygınlaşması ile yeni bir dil ortaya çıktı. “İnternet dili” denilen bu garip iletişim, dilimize daha büyük darbeler vurdu. Dilimiz dilim dilim doğranır oldu.
Dilimizin tahribatını tamir etmenin yolu, yine mektuplardan geçmektedir. Mektup kültürünü canlandırmak, dilimizi de yeniden eski lâtif ve zarif hale getirecektir. “Eski hal muhal” diyenler olabilir. Evet eski hal bir hali ile muhal ama, başka bir hali ile de yeniden ihya edilmesi kolay. Bugün kenarları oymalı, renkli ve süslü kağıtlara dolmakalemle mektup yazmak mümkün değil ama, kalem yerine klavye, kağıt yerine de monitörleri kullanarak pek âla yine güzel günlere dönmek mümkündür.
Öyleyse, bugünden tezi yok, hemen klavye başına geçip, bir dostumuza mektup yazmaya başlayalım. Yazarken de eski günlerin güzel ifadelerini kullanmaya gayret edelim. Çünkü güzellikler eskimez. Saykal vurdukça parlar, güzelliği ziyadeleşir. Öyleyse gelin hep birlikte mektup kültürümüze bir saykal vuralım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder