F E C İ R
FECİR VAKTİ ECİR VAKTİDİR
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail’in kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dill-u dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Yukardaki şiir, Osmanlı İmparatorluğunun Yükselme Devrinin son padişahı olan Sultan 3. Murat’a aittir. Muhayyer Kürdî makamında bestelenen ve ilahisini de zevkle dinlediğimiz bu güzel şiirin hazin ve ibret verici bir de öyküsü vardır.
Sultan 3. Murat, bir gün sabah namazını kaçırır. Uyandığı zaman güneş yeni doğmuştur. Seher vaktinde uyanıp sabah namazını zamanında eda edemediği için içini bir hüzün kaplar. Koca Padişah, yatağının içinde iki büklüm olur, büyük bir pişmanlık ve üzüntü içinde bu şiiri kaleme alır. Bazı kaynaklar, bestekârının da kendisi olduğunu söylerler ama, bugün dinlediğimiz bu ilahiyi, Muhayyer Kürdî makamında besteleyen, Polonya asıllı olan Santuri Ali Ufku Bey’dir.
Cihan Padişahını bu kadar derin bir üzüntü içinde bırakan, fecir vaktindeki ecirden mahrum kalmak endişesidir. O vaktin manâsını idrak edip kıymetini takdir edenler, ecrinden istifade etmeyi ve müjdesine nail olmayı umanlar, böyle bir fırsatı kaçırdıkları için elbette ne kadar üzüntü duysalar azdır.
Fecir vakti, güneş doğmadan önce ufukta tatlı bir aydınlığın başladığı vakittir. Bu zamana, seher vakti veya tanyeri ağarması da denir. Fecir,kelime olarak “ yarmak” anlamında olup, aydınlığın karanlığı yarıp çıktığı zaman anlamına gelmektedir. Bizim dilimizde ise, genellikle seher vakti ile eş anlamlı olarak kullanılır.
Fecirde aydınlık, karanlığı yarıp çıktığı gibi, Güller de goncalarını yarayarak fecir vaktinde açılır. Bu vakitte ufukta yeni bir günün doğum sancıları yaşanmaktadır. Fecir vakti, aynı zamanda bir haşir vaktini temsil eder. Gece boyu bir berzah hayatı yaşayan canlılar, fecir vaktinde üzerlerindeki ölü toprağını atıp yeni bir güne başlamak üzere ayağa kalkarlar. bütün mahlukat tam bir sükunet halindedir. Hatta gece boyunca durmadan öten cırcır böcekleri ve kurbağalar bile, bir sure için seslerini keserler, zikirlerini gizli olarak yaparlar. Sanki onlar da bu çok özel zamanı hayret ve haşyet içinde, sessizce seyretmek için susarlar.
Fecir vaktinde uyanık olan bir insan, bu muhteşem inkılaba şahitlik eder. Cenab_Hak’kın iki büyük ayeti olan yer ve gök, bütün ihtişamı ile tecelli eder ve kendilerini okuturlar. İnsan bu ayetleri huzur ve huşu içinde seyrederken, kalbinde de imanın nuru gafleti yarıp ruhu intibaha getirir. Bütün zerrelerin, hayvanatın ve meleklerin zikir halinde olduğu bu zamanda, kendi tesbihahatını ve istiğfarını bu büyük koroya dahil etmek, uyanık bir kalp için ne büyük saadettir. Bu vakitte yapılan duaların ne kadar kıymetli ve kabule yakın olduğu, çeşitli Ayet-I Kerimelerde ve Hadis-I Şeriflerde müjde verilmiştir.
Zamanların elmas parçasıdır fecirler. Âşıkların göz yaşlarıyla ibadette, duâda ve niyazlarda oldukları, şevkle doldukları lâhûtî anlardır fecirler. İlâhî füyuzâtın sağanak sağanak yağdığı, hüşyâr gönüllere ağdığı, duâların perdesiz, engelsiz Mevlâ'ya ulaştığı demlerdir fecirler.
Bediüzzaman Hazretleri de “Firkatli ve gurbetli bir esarette, fecir vaktinde ağlayan bir kalbin ağlayan ağlamalarıdır” diyerek aşağıdaki şiiri 18. Söz’e dahil etmiştir.
Seherlerde eser bad-ı tecelli,
Uyan ey gözlerim vakti seherde.
İnâyetgâh zîdergâh-ı İlâhî
Seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı
Uyan ey kalbim vakti fecirde,
Begûn tevbe, becû gufran zîdergâh-ı İlâhi
Kısacası, FECİR VAKTİ, ECİR VAKTİDİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder