PERVANE VE ATEŞ
aşık kalk!
Acele et biraz:
Bak su sesi geliyor,
Sende susuzsun,
Ve uyuyorsun!"
Eskiden evlerimizi aydınlatmak için gaz lambaları kullanırdık Hava karardığı zaman babam 7 numaralı gaz lambasını duvardan indirir, önce bir çubuğa sarılmış yumuşak bir bezle camını siler, sonra fitilini makasla düzgün bir şekilde keser, gazını da kontrol ettikten sonra fitili tutuşturur, camını takarak duvardaki büyük çiviye itina ile asardı.
Bir müddet sonra lambanın etrafında küçük kelebekler belirirdi. Sıcak camın çevresinde hızla dönen bu küçük canlılar, biraz sonra kendini kaybederek kamakazi pilotları gibi lamba camının dar boğazından dalışa geçerlerdi. Ne var ki, fitilden çıkan ateş, zar kanatlı hayvancıkların kanatlarını kavurur, camın içine cansız uzanırlardı.
Hep düşünürdüm, " bu kelebekler göz göre göre kendilerini niye ateşe atıyorlar diye. Sonra anladım ki bazı şeyler için ateşe atlamak bir zevk ve saadetmiş. Işığa gönlünü veren pervane, onun ateşine bakmadan kendini ışığın kucağına bırakıyor. Bedeni kavrulup kül olurken, ruhu en yüksek saadet saraylarında mutluluğu yudumluyor olmalı.
Bazı insanlar da bir ışığa aşık olup, etrafında pervane olmuşlardır. Ona kavuşmak için yanmayı göze almışlar, yandıkça da huzur bulmuşlardır. En başta da hakikat yolunun yolcuları çileye talip olanlar, yanmayı göze alanlar bu yolda ilerlemektedirler.
Pervane ateşe düşmeden önce, pervanenin içine ateş düşmüştür. Belki de içlerindeki ateşi söndürmek için kendilerin ateşe atmaktadırlar.
Aşk deyince yanmak akla gelmeli. Bunu belki de en güzel ifade eden Mevlâna olmuştur. "HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM" diyerek aşkın aşamalarını anlatmıştır.
Bugün kendilerini âşk zannedenler, aşkın cefasını ne kadar çekmişlerdir acaba?
Parmaklarının ucunu yakacak kadar bir ateşle imtihan olmuşlar mıdır?
Suyun etrafında pervane olmak, sonra da kendini serin sulara bırakmak kolay, acaba ateşin etrafında pervane olup, içine dalış yapan âşık var mıdır bugün?
1 yorum:
hadım yandım piştim diyen yunus emre degil mevlana dır.
Yorum Gönder