HİCRÎ YILBAŞI
YENİ YILINIZ MÜBAREK OLSUN
Bundan 10 gün önce dünyada ve ülkemizde bir yılbaşı kutlandı. Bu kutlamalarda akıllarda kalan en belirgin izler, taksimde taciz edilen turistlerin çığlıkları, yeni yılı kutlayan kalabalıkların çılgınlıkları, sokaklarda sarhoş kusmukları, havai fişeklerin yalancı ışıklarıdır. Yılbaşı gecesi insanlar oyundan ve eğlenceden uykusuzu kalıp yorgun düştükleri için de yılın birinci günün dinlenerek geçirmeyi hak ettiklerinden, “yılbaşı tatili”, akılda kalan bir başka özelliktir.
Batılılar laikliği çağdaş bir hayat tarzı olarak görürler, bütün toplumlara da bu hayat tarzını telkin ederler ama, kendileri dünya düzenlerini dini esaslara göre tanzim ederler. Takvim başlangıcından haftalık dinlenme gününe kadar sosyal hayatın ve devlet düzenin bir çok esasları, Hıristiyanlık dinine göre tanzim edilmiştir. Hz. İsa’nın doğumunu yılbaşı olarak kabul edip kutlarlar. Pazar günü Hıristiyanların, cumartesi günü de Yahudilerin ibadet günü olduğu için hafta tatilleri de buna göre ayarlanmıştır. Müslümanlar da bunların peşinden giderek aynı hayat tarzını taklit etmektedirler. Müslümanların laikliği de, Hıristiyanları taklitten ibarettir. Ama çok defa bunu bile başaramıyoruz. Çünkü Hıristiyanların dinleri bozulmuş olsa da, “Kemâlâta medar bazı özellikleri” vardır. İnsan hakları ve demokrasi noktasında İslâm’ın gösterdiği noktaya yaklaşmışlardır. Ama bizim gibi mukallitler, onların iyi ve güzel olan taraflarını değil de, kötü ve çirkin olan âdetlerin taklit ettiğimiz için onların seviyesine henüz ulaşamadık
Bu yazımda güya “HİCRÎ YILBAŞINDAN “ bahsedecektim ama, milâdi yılbaşı ile başlayınca, söz buralara kadar uzadı. Müslümanlar da kendi sistemlerini kurarken, elbette dinî motiflerden yararlanmışlardır. Zamanın muhasebesini tutmak için gerekli olan takvim yılı olarak, Müslümanlar açısından çok önemli bir başlangıç olan “HİCRET” esas alınmıştır. Tatil günü olarak da Cuma günü tespit edilmiştir. Ama Müslümanların tatili, gün boyunca yan gelip yatmak için değildir. Cuma namazını kazası olmadığı için, insanlar Cuma namazlarını rahatlıkla kılabilsinler diye Cuma saatinde tatil olmasını kabul etmişlerdir. Ondan sonra da isteyen içine devam etmiştir.
Milâdî yılbaşı deyince, yılbaşı kutlamalarına katılan ne Müslümanların, ne de Hıristiyanların aklına Hz. İsa’nın doğumu gelmez. Akla gelen en önemli şeyler, içki, kumar ve eğlencedir. En koyu Hıristiyanlar bile, Hz İsa’nın hizmetlerini, çektiği çileleri, gösterdiği mucizeleri, havarilerinin gördükleri işkenceleri ve yaşadıkları acıları hatıra getirmezler. Hatta Hz. İsa’nın çarmıha gerilip kollarından bir tahtaya çivilenmesi bile onların umurunda değildir. Müslümanlar için ise, Hicret demek Hz Muhammed (a.s.) ın Mekke müşriklerinin zulmünden kurtulup Medine’ye göç etmesi, orada dünyanın çehresini değiştirecek olan yeni ve muazzam bir medeniyetin tohumlarını atması demektir.
Hicret, kelime anlamı olarak “ bir yerden bir yere göç etmek” olsa da, derin anlamı, karanlıktan nura, zulümden huzura, cehaletten hidayete göçmek, bedeviyetten medeniyete geçmek demektir. Hicret, vahşeti, dehşeti, haksızlığı, ahlaksızlığı, sapıklığı geride bırakıp, hakka, adalete, letafete ve fazilete doğru yol almak demektir. Bu yolculuk öyle mübarek ve mukaddestir ki, insanlar mallarını mülklerini, evlerini barklarını, servetlerini ve şöhretlerini geride bırakarak yollara düşmüşlerdir. Hicret, sadece insanların fiziki olarak yer değiştirmesi değil, fikri ve zihni olarak da muazzam bir değişim ve dönüşüm geçirmesidir. Onun için Hicret, 622 yılında gerçekleşmiş ve bitmiş bir olay değil, kıyamete kadar devam edecek olan mukaddes bir süreçtir.
Yılbaşı deyince, bir Müslüman bunları düşünür. Peygamber Efendimizin (a.s.) ve mübarek sahabelerinin çektikleri sıkıntıları, yaşadıkları acıları, gösterdikleri fedakârlıkları hatırlar. İslam’ın insanlığı cehaletten ve dalaletten kurtarıp, hidayete kavuşturduğunu idrak ettirip , sahip iman nimeti için Rabbine olan minnettarlığını artırır.
Bu düşüncelerle herkesin Hicrî yılını tebrik ediyor, her zaman için Hak’ka ve hakikate doğru hicret halinde olmayı diliyorum.