F A Z I L S A Y
SAYIN FAZIL SAY, GEL BU İŞTEN CAY
Ülkemizin yetiştirdiği, dünyaca ünlü piyanist olarak bilinen sayın Fazıl Say, kendisinin Çankaya’ya çağrılmadığını ileri sürerek hükümete, meclise, seçmene ve halkın yüzde yetmişine isyan ediyor. “Onlar kazandı, biz kaybettik, çekip giderim” diyor. Ülkenin karanlığa doğru hızla yol aldığını, kızını da alarak bu karanlıktan gitmek istediğini ifade ediyor. Yani ülkenin aydın bir insanı daha karanlıktan şikâyet ederek ülkesini terk etmeyi düşünüyor. Birisinin kendisine “karanlıktan şikâyet edeceğine bir mum da sen yak” sözünü hatırlatması lâzım.
Sayın Fazıl Say, galiba ilk defa bir yerden dışlanma duygusuna kapılmış, onu da hazmedememiş. Ama daha büyük ayrımcılığa maruz kalıp, mağdur edilen insanların halini görebilseydi, kendi haline şükrederdi sanırım.
Sayın Say, sen hiç kazandığın bir ödülü almak için kürsüye çıktığında, kılık kıyafetini beğenmeyen birileri tarafından, ödülünü alamadan sahneden indirildin mi? “Neden hocam” diye gözünün içine baktığın insanların, “öyle uygun görüldü” şeklindeki sözlerine muhatap olarak sahneyi terk etmek zorunda kaldın mı? Ama başörtülü genç kızlar böyle muamelelere maruz kaldı. Hak ettiği ödülünü almak için çıktığı sahnede, gözyaşları içinde indirildi.
Konser vermek için bir salona girerken, güvenlik görevlileri tarafından önün kesilip de “ sen buraya giremezsin çünkü…” denildi mi hiç? Ama benim kızım, mezuniyet töreni için girmek istediği stadyum kapısında görevliler tarafından çevrilerek, başında örtü var, sen stadyuma girmezsin” denildiğini biliyor musun?
Sayın Fazıl Say, sana hiç, “ piyano çalmak istiyorsan Paris’e veya Viyana’ya git” denilerek, başka ülkelerin yolu gösterildi mi? Ama bu ülkede “ başörtülü olarak okumak isteyenler Suudi Arabistan’a gitsin” diyenler oldu. Sakallılara İran’ın, türbanlılara Malezya’nın, şalvarlılara Afganistan’ın yolları gösteriliyor, bunları biliyor musun?
Senin elinden hiç piyanon aldındı mı? Alınmadı ama, kızların başlarındaki örtünün çekilip alındığını gördük bu ülkede. Sen hiç sanat icra etmemen için ikna odalarında “ikna” seanslarına tâbi tutuldun mu? Ama binlerce genç kız, başlarındaki örtüden vazgeçsinler diye ikna odalarında “ikna” edildiler.
Sayın Fazıl Say, fazilet odur ki, haksızlığa maruz kalınsa da, müspet hareket dairesinde kalarak, hakkını elde etmeye çalışmaktır. Vatana ve millete sevginin, sanata saygının göstergesi, ülkeyi terk etmek değil, burada kalarak bu değerler için mücadele etmektir. Hatta, “ sanatçıların el üstünde tutulduğu ülkelerde bile olsam, İstanbul’a gelmek, burada sanat için mücadele etmek isterdim” demeni beklerdik. Ama sen, “giderim haa” diye rest çekmeyi tercih ettin. Siyasetle polemiğe girdin. Sanata siyaset bulaştırdın.
Var mısın, ayrımcılığa, dayatmaya ve her türlü haksızlığa karşı birlikte mücadele edelim? İnsan hakları için, demokrasi için, özgürlük için, her türlü baskıya birlikte karşı koyalım. Farklılıkları hoşgörü ile karşılayıp, herkesin hayat tarzına saygı gösterildiği bir ülke kuralım. İsteyen piyano çalsın, isteyen ney üflesin, dileyen caz müziği icra etsin, dileyen ilâhi söylesin. Uzun saçlısı da, kulağı küpelisi de, başı kapalısı da barış içinde birlikte yaşasın. “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” saplantısında da vazgeçelim. Müşterisi varsa salyangoz da satılsın, zemzem veya hurma da satılsın.
Sayın Fazıl Say, böyle bir ülkede yaşamak istersen, dur gitme. Hep beraber olalım, özgür, aydın ve demokrat bir Türkiye için birlikte mücadele edelim.
3 yorum:
Gemiyi en önce terkedenler...
Elleme gitsinler...
Tuzu kuru bunlar...
Güle Güle...
byebye,
Biz kimseyi dışlamak ve aramızdan atmak istemeyiz. Herkesle iyi geçinmek, birlikte huzur içinde yaşamak isteriz. Sorunlar varsa birlikte çözelim deriz. Ama onlar bizimle yaşamak istemiyorlarsa, kendileri bilirler.
Ayrıca katkıda bulunduğun için teşekkür ediyorum.
bir fazılsay gider bu ülke birçok fazıl saylar yetiştirir ülkesine ihanet eden vatan hainidir bence say da bir türk düşmanı güle güle git giderken bu ülenin sana verdigi kimligi burda bırak
Yorum Gönder