31 Ekim 2007 Çarşamba

YANLIŞ TEŞHİS

YANLIŞ TEŞHİS İLE DOĞRU TEDAVİ OLMAZ
Ülkemizin baş bêlası haline gelen terör olayları için “neden bu boyuta yükseldi, niçin bir türlü önlenemiyor” diye kafa yoranlar, öncelikle bu belânın ne kadar farkında olduğumuzu sorgulamalıdır. Yıllardır yanlış bir tehdit ve tehlike teşhisi ile oyalandık. Eski Milli Güvenlik Kurulu Bildirilerini bir hatırlayın. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarından sonra açıklanan bildirilerin değişmez maddesi “irtica” olurdu. Haberlerde hep şöyle cümleleri duyardık: “Milli Güvenlik Kurulu sona erdi, yayınlanan bildiride öncelikli tehdit ve tehlike olarak irtica konusu dile getirilerek, alınması gereken önlemler hakkında Hükümete tavsiyelerde bulunuldu”
Evet, yakın zamana kadar hep bu şekilde Milli Güvenlik Kurulur Bildirileri dinledik. Yıllardır İmam Hatip Liseleri, Kur’an kursları, baş örtülü bayanlar ve sakallı beyler, cumhuriyet düşmanı olarak gösterildi. Cumhuriyet için en büyük tehlike olarak bunlar kabul edildi. Bu arada gerçek tehdit ve tehlike ihmal edildi. Bazen de bir terörist ile bir baş örtülü aynı kefeye konuldu.
Bir kısım medyada ise, bu irtica paronayası halen devam etmektedir. Bir lisede mescit açılması, öğrenci ve öğretmenlerin namaz kılmaları, büyük bir skandal olarak veriliyor. Sanki orada bir hücre evi var ve namaz kılanlar cumhuriyeti yıkmak için orada bulunuyorlar. Tesbih ve seccadeler ise, suç âleti olarak gösteriliyor. Bunları gördükçe, eski başbakanlardan birisinin şu sözünü hatırlıyorum : “Tesbih çekenle tetkik çekeni bir tutamazsınız”. Ama tesbih çekmeyi de tetik çekmek kadar tehlikeli gösteren bir zihniyetin varlığı bugün de devam etmektedir.
Aynı zihniyet mensupları, nerede bir başörtülü bayan görseler, “ işte irtica” diye ayağa fırlıyorlar. Dağlarda hainlere karşı göğsünü siper eden ve şehit düşen gençlerimiz, bu baş örtülülerin ya evladı, ya kardeşi, ya da eşi veya nişanlısıdır. Şehit tabutlarına kapanıp ağlayanlara bir bakın. Hemen hepsi baş örtülü analar ve bacılardır. Canlarından çok sevdikleri insanları bu vatan, millet ve cumhuriyet için şehit vermişlerdir. Bunlar mı devletine ihanet edip cumhuriyeti yıkmaya çalışacaklar? Onları asıl kahreden, hainlerin kurşunundan ziyade, maruz kaldıkları bu haksız itham ve iftiralardır.
Teröre karşı yükselen protesto eylemlerinde ellerinde bayrakları, yüreklerinde vatan sevgisi ve gözlerindeki yaşları ile sokaklara dökülen ve hainlere lânet okuyan başörtülü analar, bacılar, acaba takiyye mi yapıyorlar? O gözyaşları sahte mi? Hangi vicdan sahibi bunları vatan haini, cumhuriyet düşmanı olarak görebilir? Vatan haini ile vatanseveri, dost ile düşmanı ayırt edemeyecek kadar basiretimiz mi bağlandı acaba?
Karşımızda gerçek düşman dururken, kendi kendimize hayali düşmanlar icat ederek gücümüzü zayıflatmak, birlik ve beraberliğimizi tehlikeye atacak ayrımcı fikirler üretmek, vatanseverlikle bağdaşmaz. Biz bu vatanı düşman istilâsından kurtarırken, sakallısı sarıklısı, çarşaflısı çarıklısı ile bir bütün halinde mücadele ettik.
“Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde” diye nutuk atmaya başlayanlar, namaz kılanları, başını örtenleri, kendi düşünce ve inancına göre bir hayat tarzı benimseyenleri hain ve bölücü diye suçlamaya kalkarlarsa, sözlerinin samimiyeti de ortadan kalkar. Birlik ve beraberlik istiyorsak, bu tür bölücü, dışlayıcı ve suçlayıcı tavırlardan uzak durmamız gerekmektedir. Namaz kılanlar da, başını örtenler de, en az namaz kılmayan ve başı açık olanlar kadar vatansever ve cumhuriyetçidirler.
Yanlış teşhis ile doğru tedavi uygulanamayacağının artık farkına varmalıyız.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayırlı Sabahlar
Çok doğru bir tespit yapmışsınız
Selamlar

Adsız dedi ki...

SOYLEMEK İSTEDİKLERİMİ SOYLEMIŞSİNNIZ ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM VALLA RAHATLADIM İNŞALLAH SESİMİZİ TUM DUNYAYA DUYURURUZ AMİN ALLAHA EMANET OLUN..

Adsız dedi ki...

Merhaba Gönül Pınarı
Senin bahs ettiğin o eski Başbakan; Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ne hikmetse tesbih çekenleri tetik çekenlerden daha tehlikeli görmeye başladı...
Anlattığın uygulamlar O'nun Başkanlığındaki MGK kararlarında alındı ve katı bir şekilde uygulandı ve tek tip insan yetiştirmek fikri de O na aittir...
Ayrıca YÖK başkanlığına atadığı Üniversitelerdeki başörtüsü zülmünün tetikçisi olan Kemal Gürüz ve ekibi de O eski Başbakanın eseridir...
Takipçiliğini bile halen kendisi ve kendi zihniyetinde olan insanlar devam ettirmekteler...
Maalesef ve maalesef şu anda dahi bazı saf müminler O zatı müdaafa etmek için basında veya muhtelif ortamlarda her türlü tevili yapıyorlar...
Gerçi zırva tevil götürmez...
Ama siyasi tarafgirlik malum şeytanı melek gösterebilir...
Allah tüm müslümanlara basiret ve feraset versin...
Her türlü münafıkların şerrinden hepimizi korusun...