25 Nisan 2007 Çarşamba

Ş A P K A L A R


BAŞLAR VE ŞAPKALAR
Şapka başı soğuktan ve sıcaktan koruyan bir başlık olarak bilinse de, daha ziyade başka amaçlar için kullanılmaktadır. Modacılar açısından şıklığı tamamlayan bir aksesuar, siyasetçiler açısından yüksek makamların bir sembolü, askerler açısından üniformanın bir parçası, laik devrimciler açısından da en büyük devrimlerden birisinin bir kıyafet şekli.
Bu kadar büyük misyonu olan bir şapkaya, “ şapka” deyip geçmemek lazım. Bu şapka o kadar önemli olmasa, “başın üzerinde” yer bulabilir miydi? Ve onun yüzünden yüzlerce baş feda edilir miydi? Meselâ, başına şapka koymadığı için boynunu ipe uzatan İskilip’li Âtıf hoca ve 87 kişi, şapka devrimine muhalefet yüzünden idam edilmişlerdir. Bunlardan bir tanesi de kadındır. Demek ki kadınların başları yüzünden başlarına gelmedik kalmamış. Bu gün de başörtüsü yüzünden çile çekmiyorlar mı?
Siyasette şapka deyince, öncelikle Demirel’in meşhur şapkası akla gelir. Bir zamanlar seçim otobüsünün üzerine çıkar, şapkasını eline alır şöyle bir sallardı ki, meydanlardaki insan yığınları ekin tarlalarındaki başaklar gibi ırgalanırdı. O şapkada keramet olduğunu sanan bazı safdil vatandaşlar da bir fırsatını bulup Demirel’in şapkasını çarpıp kaçmak isterlerdi. Sonunda “Baba” buna da bir çare buldu ve gittiği yerler çuvallar dolusu şapka götürdü ve meydanlarda vatandaşlara dağıtmaya başladı. Artık “gapıp gaçmaya” gerek kalmamıştı. Siyaset çarkı öyle hızlı ve acımasız dönüyordu ki, 6 defa gitti, 7 defa geldi, ama şapkasını hep yanında götürdü. “Şapkasını alıp gitti” diyenlere de, “ ne yani şapkamı orada mı bırakacaktım” diye cevaplar veriyordu.

Şapka ve frak, özellikle Cumhurbaşkanlığı makamın da bir sembolüdür. Cumhurbaşkanlarının hemen hepsi silindir şapkası ve uzun kuyruklu frakaları ile fark edilirlerdi. Rahmetli ÖZAL, biraz boyu kısa olduğu için frakının kuyruğu uzun geliyordu ama, başına silindir şapka tam oturuyordu. Mustafa Kemal’dan bugüne kadar gelen cumhurbaşkanları arasında silindir şapka giymeyen birkaç tane isim vardır. Bunlardan birisi Kenan Evren’dir. Netekim kendileri “Sırmalı şapka” giymeye alışkın oldukları için silindir şapkaya yüz vermemiştir. Bir de “10. Cumhurbaşkanı” nın şapka giydiğini pek görmedik. Onun ise özel bir durumu vardı. Başörtüsü takıntısı olduğu için, “Çankaya’ya başı kapalı erkek bile giremez” diye şapka takmıyordu. Aslında bu kadar “özde devrimci” birisinin şapka devrimini ihlal etmesine pek anlam vermek de mümkün değildi ama neyyseee.
Efendim bir de Ecevit şapkası vardı ki, sekiz köşeli, siperlikli bir şapka işte. Fazla bir özelliği olmasa da, en azından şapka devrimine bir sadakat olarak kabul ediliyordu. Sırmalı şapkalardan söz etmeye ise hacet yok sanırım. Onlar her zaman milletin başının üstündedir.
Şapka her zaman ciddiyetin ve makamın sembolü olmayabiliyor. Türkülere konu olup, oyun havası içinde bile geçebiliyor. “ Bebek değdi yaşına, şapka ister başına”
Ama ne olursa olsun, şapka “Baş” için önemli bir şeydir. Takılan şapkanın başa uygun olması lazım. Kocaman bir başa küçücük bir şapka takılırsa, zürafanın kafası gibi garip bir görünüp ortaya çıkar. Şapka çok büyük veya uyumsuz olursa, kafa şapkanın içinde kaybolur, devekuşuna benzer. En güzeli, hem şekil hem de kalıp olarak kafaya yakışan şapkadır. O zaman insanın başı ağrımaz.
Şimdi millet başına yeni bir şapka geçirmek üzere. Umarız bu şapka kafaya uygun olur. Ümid ediyor ve diliyoruz ki “GÜL” lü şapka millete hayırlı olur ve Türkiye Cumhuriyeti bu şapkayı güle güle başında taşır.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Gönül Pınarı
Şapkayla alakalı kapsamlı ve anlamlı yazını zevkle okudum
Güllü şapka görmek gecikecek galiba
Hayırlısı olsun
Selamlar

Gönül Pınarı dedi ki...

mehmetabi,

Biz ümitvarız, "istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sad'a İslam'ın sadası olacaktır" hakikatı tecelli ediyor. Her ne kadar engellemeye çalışsalar da İlahi takdiri şeytani tedbirlerle bozamazlar.
Selam ve sevgilerimle.