21 Mayıs 2009 Perşembe

SELAM-KELAM












SELAM KAPISI
İnsanlar arasında diyalog ve muhabbete açılan en güzel ve en geniş kapı, selam kapısıdır. Hiç tanımadığımız bir insanla karşı karşıya gelmek veya bir arada bulunmak durumu hasıl olduğunda, ilk yaptığımız iş, onunla göz teması sağlamaktır. Diyalog yoluna açan ilk kapı, göz kapısıdır. Ondan sonra sıra söz kapısına gelir. İlk kelam, bir selamla başlar. Fakat selam yerine bazen çeşitli kelimeler kullanılmakta, çeşitli dileklerde bulunulmaktadır. Birisine iyi günler dilemek, gününün aydın olmasını istemek de güzel bir şeydir ama, bunlar birer dilek ve temenniden ibarettir. Halbu ki aslolan, “Selamün aleyküm” diyerek, insanları Allah’ın selamı ile selamlamaktır. Çünkü bu selam şekli, en belirgin İslam şeairlerinden birisi olduğu gibi, aynı zamanda insanların bir birine dua etmesidir. “Allah sana selamet versin” demektir. Aynı zamanda, her türlü mahcubiyet ve mağdriyetten uzak olarak, uzun bir ömür dilemek anlamında bir duadır.
Selamı vermek sünnet, almak ise farzdır. Sünnet olduğu çeşitli Hadis-i Şeriflerde ifade edilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde: "Sizden biriniz meclise geldiği zaman selam verdiği gibi, ayrılırken de selam versin. Çünkü birinci selam sonrakinden daha faziletli değildir." buyurur. (Tirmizi, es-Sünen).
Selamı almanın farz olduğu ise, şu Ayet-i Kerime ile sabittir: Bir selamla selamlandığınız vakit, siz ondan daha güzeli ile selamı alın, yahut aynıyla karşılayın. Şüphesiz ki Allah. her şeyin hakkını gerektiği gibi arayandır, buyurur. (Nisa, 86)
Selam kapısı, mü’minin gönlüne açılan en güzel ve en geniş kapıdır. İnsanlar arasında medenî diyalogun en önemli kapasının selamlaşma olduğunu kabul edenler, nedense bu kapıyı pek kullanmak istemiyorlar. Yani "SELAM" kapısından gocunanlar var. Bunun yerine "günaydın, tünaydın, bonjur gibi kelimelerle selamlaştıklarını zannediyorlar. Bazen de sadece " selam" diyerek geçiştiriyorlar.
Selamlaşma, kısaca " selamün aleyküm" diyerek, karşınızdaki insanın üzerine Allah'ın selametini dileyerek ona dua etmektir. Ama nedense böyle Allah kelamı ile selam verme alışkanlığını ortadan kaldırmak isteyenler, "iyi günler" diye bir temenniyi selam yerine ikame etmeye çalışıyorlar. "Selamün aleyküm" ifadesi İslâmi motifler taşıdığından, kullanılması sakıncalı görülüyor. Özellikle resmi dairelere bu şekilde selam vermeye kalktığınız zaman, yadırganıyorsunuz. Hatta bazı ekabir takımına “ selamünalyeküm” diye selam verdiğinizde, “ burası cami değil “ diye azar işittiğiniz bile oluyor. Onun için resmi makamlarda Allah’ın selamı ile selamlaşmak nerdeyse yasak hale gelmiş bulunuyor.
Ben bir resmi dairede görev yapıyorum. Gerek telefonla, gerek yüz yüze olmak üzere hergün yüzlerce insanla muhatap oluyorum. İnsanlar söze başlarken genellikle " iyi güneler beyefendi" diye selam veriyorlar. Bazıları da önce "selamü aleyküm" dedikten sonra, " şey iyi günler efendim" diye sanki bir kusur işlemiş gibi mahcubiyet duyuyorlar. Ben de onlara " ve aleyküm selam, buyrun efendim" deyince, şaşırıyorlar. Sonra da yüzlerinde gülümseme ve bakışlarında tatlı bir samimiyet beliriyor. Ondan sonra size daha sıcak ve samimi bir gözle bakıyorlar.
Selam, Müslümanlar arasında irtibat ve muhabbete vesile olan ortak bir dildir. Dünyanın neresinde olursa olsun, rengi, dili, ırkı ne olursa olsun, bir Müslümana selam verdiğiniz zaman hemen anlar ve aynı şekilde mukabele eder. Aynı Allah’a kul olmanın, aynı Peygambere ümmet olmanın ortak paydası ortaya çıkar. Allahüekber, Bismillahirrahmanirrahim, inşallah, maşallah, selamün aleyküm gibi kelimeler, bütün müslümanaların ortak dilidir.
Obama başkan seçildiğinde Kenya’ya akın eden gazeteciler, Obama’nın baba annesi ile görüşmeye çalışıyorlar. Büyük güçlüklerle kısa bir süre görüşen gazeteci grubu oradan ayrılırken, bit Türk gazetecinin ağzınan “inşallah” kelimesi çıkıyor. Yaşlı babaanne “inşallah” kelimesini duyunca, “dur bakalım sen ne dedin, yoksa müslüman mısın “diyor. Gazeteci de Türk ve Müslüman olduğunu söyleyince, onu yanına çağırıyor, bir süre sohbet ediyor. Aralarında sıcak bir dostluk bağı meydana geliyor. 86 yaşındaki ihtiyar bir Kenya’lı kadın ile, bir Müslüman gazeteci arasında sadece bir “inşallah” kelimesi ile bir muhabbet köprüsü kurulmuş oluyor.
Selam, insanlar arasındaki iletişimin elektrik kablosu gibidir. Bu kabloyu kestikten sonra iletişim de kopar ve insanlar bir birlerini anlamaz hale gelirler. Kablo yerine çamaşır ipi kullanılırsa, iletkenlik sağlanamayacağ gibi, selam yerine başka kelimeler kullanmak da mü’minlerin kalp ve gönülleri arasında iletişimi sağlamaz. Günaydın, tünaydın, iyi akşamlar, iyi sabahlar gibi ifadeler, hiçbir zaman selam yerine geçmez. Çünkü selam, bir İslam şeairidir. Yani söylendiği zaman İslâmı hatırlatan, müslümanlar arasındaki ortak dil ve ortak ses olarak kulaklara ulaşan kelimelere şeair denir.
Ebû Hureyre (r.a.) den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!”(Müslim, İman 93-94)
Tanıdık olsun, yabancı olsun, karşılaştığımız bir insana veya bir topluluğa selam verelim, verilen bir selamı da en güzel şekilde alıp mukabele edelim. İnsanların arasına girerken, selam kapısından girelim, selam kapısından çıkalım. Bu kapıdan girildikten sonra, dostluk, muhabbet, kardeşlik gibi kapılar kendiliğinden açılır. Böylece insanlar arasında huzur ve güven hâkim olur.
Ben de bu yazıma “Selamün Aleyküm “diyerek son verirken, aramızda selamın yayılmasını, muhabbetin kuvvet bulmasını diliyorum.

Hiç yorum yok: